Mesaj KuddusiMavra tarafından May 4, 2014 16:34:36 GMT 2 tarihinde gönderildi
BÃLÃM 8
-Ä°nanamıyorum. Böyle bir Åeyin olabileceÄine inanamıyorum. Kız yüzlerce yıl öncesinden çıkıp gelmiÅ gibi. Sorbonâda 3 sene eski Fransız lehçeleri, aksanları üzerine çalıÅma yaptım. Hocam ve arkadaÅlarımla binlerce resmi yazıÅmanın yanı sıra en ücra Fransız köyündeki tüccarın veresiye defterine kadar pek çok belgeyi inceledik. Bu kız kesinlikle muazzam rol yapıyor çünkü konuÅtuÄu Fransızcaâyı Åu an Fransaâda konuÅan kimse yok. Olamaz da.
O kadar heyecanlı konuÅuyordu ki bu da göÄsünün hızlı hızlı ÅiÅip inmesine, kaÅlarının yukarı kalkıp inmesine, gözlerinin kocaman kocaman açılıp kapanmasına neden oluyordu. KonuÅması sırasında sürekli birini indirip, birini kaldırdıÄı elleri ve kolları da konuÅmasındaki heyecanı fazlasıyla destekliyorlardı. Dimdik vaziyette oturuyordu. Boynu vücudu ile birlikte yaydan fırlayacak ok gibi gerilmiÅti. Bacak bacak üzerine atmıÅtı ve son derece güzel bacakları kesinlikle göz alıcıydı.
Tolga karÅısındakini dinliyordu ama aklını söylediklerine vermekte zorlanıyordu çünkü son birkaç saattir bu kadının çekim alanına girmiÅti. AÅka kesinlikle inanmazdı. Birbirlerine âaÅkııımâ diye seslenen çiftlere hiç inanmazdı. Ona göre cinsel ihtiyaçları vardı her canlının. Ve tıpkı yemek,içmek gibi, nefes almak gibi,uyumak gibi cinsel ihtiyaçlar da ihtiyaç duyulduÄu zaman giderilmeliydi. Bunun için iki cinsin birbirine baÄlanmasına gerek yoktu. Bu nedenle evlilik, bir kadınla birlikte yaÅamak kesinlikle ona göre Åeyler deÄildi. Bu yüzden anneciÄini çok üzüyordu.
-Åu aldıÄım notları nasıl toparlayacaÄız? Deli saçması gibi her Åey!
diye sinirli sinirli söylenerek çantasından çıkarttıÄı, tayyörü ile son derece uyumlu Åeffaf kırmızı çerçeveli gözlüÄünü takıp önündeki defterine baktı. Okumaya baÅladı.
-Tours Åehrinde doÄmuÅ.Mirabelle isimli hanımının hizmetçisiyken bu Navarre isimli adamın âki o da hanımının sevgilisi oluyor- tacizlerine uÄradıÄını ve hatta baÅlangıçta bu durumun hoÅuna gittiÄini söyledi. Ãünkü bu Navarre isimli adam Fransaânın en çapkın asilzadelerinden birisiymiÅ. Ãok yakıÅıklıymıÅ. Fakat bir gece hanımı ile yani Mirabelle ile yaptıkları seks oyunlarına onu da kattıklarında bir yaratık belirmiÅ aniden oda da. Ä°Ärenç bir ÅeymiÅ.Gözlerinin yerinde sadece kırmızı noktalar varmıÅ. Yani iki kırmızı nokta. AnlattıÄına göre boyu bu sözümona yaratık olduÄunu iddia ettiÄi Åeyin beline kadar ancak geliyormuÅ. Nefesi de iÄrenç kokuyormuÅ. Onun için kullandıÄı kelime INCENNE ki Åimdiki Fransızca ile INCONNU demek istiyor. Yani BÄ°LÄ°NMEYEN!
âArkadaÅ, bu nasıl bir güzellik? Ben böyle bir Åey görmedim.â
diye düÅündüÄü sırada aninden Belda kafasını kaldırdı ve ona doÄru bakarak,
-Hiç konuÅmuyorsun Tolga. Nasıl Türkiyeâye geldiÄini öÄrenebildiniz mi?
diye sordu.
-Yok,yok.Hayır.
diyebildi sadece ve önündeki küllüÄü alıp masasının altındaki çöp kutusuna boÅaltmak istedi. Ancak küllük boÅtu ve çoktan küllüÄü eliyle kavramıŠve masadan kaldırmıÅtı. Kadının kendisine soru dolu gözlerle baktıÄını fark edince aninden,
-Åükrüüüü! Åükrüüüü!
diye seslendi.
Taa yan odadan
-Geliyorum amirim.
diyen bir ses duyuldu ve 10 saniye içerisinde kapı açıldı.
-Buyrun amirim.
dedi Åükrü.
-Canım al Åu küllüÄü. Sigara içmeyeceÄim bundan sonra. Görmek istemiyorum bu küllüÄü burada.
deyiverdi Åükrüânün ÅaÅkınlıktan irileÅmiÅ gözlerine bakarak.
-Amirim, hayırdır? SaÄlık sorunun mu var bilmediÄimiz?
diye soruverdi genç polis.
-Yok canım ya, böyle içmeye devam edersem olacak ama. Annem de zaten hep istiyordu bırakmamı. Kadını zaten çok üzüyorum, bari bu konu da mutlu edeyim. Sen al bu küllüÄü.
dedi. Bir yandan da,
âHas..tir!Nereden çıktı lan bu? Hay kafama s.çayım!â
diye düÅünüyordu.
Åükrü küllüÄü aldı ama karÅısında dikilmeye devam ediyordu.
-Ne oluyor oÄlum? Tamam iÅte, al küllüÄü git.
-Amirim, küllük vermekle sigara bırakılsaydı ohoooooo! Ver bakayım Åu kamel sigaranı, çakmaÄını da alayım amirim.
dedi bir yandan gülerken diÄer yandan da saÄ elinin baÅ parmak hariç 4 parmaÄı ile herkesçe bilinen âalayımâ hareketini yaparken.
Tam Åöyle sinkaflı bir küfür savuracaktı ki tuttu kendini ve kadının gülümseyen bakıÅları altında cebinden sigarasını ve zippo çakmaÄını çıkartıp Åükrüânün eline verdi.
-Al bakalım Åükrü, al bakalım.
dedi imalı imalı Åükrüâye gözlerini dikerek,bir yandan da baÅını öne arkaya sallayarak.
Åükrü gayet mutlu bir Åekilde sigarayı aldı ve gömleÄinin cebine koydu hemen. ÃakmaÄı aldı ve Åöyle bir inceleyip
-Ãok güzelmiÅ amirim,saÄolun.
diyerek pantalonunun cebine attı. KüllüÄü aldı ve
-Hayırlısı olsun amirim,darısı bizim baÅımıza.
diyerek odadan çıktı.
-Bravo Tolga, sigara içmek ve hele bu devirde yanlıŠanlamayın ama zaten çok büyük aptallık.
deyiverdi kadın.
Tolga kendisine 5 dakika içerisinde ikinci kez <<TOLGA>> diyerek ismi ile hitap ettiÄini fark etti. İçini ılık, tatlı bir his kapladı. Demek ki <<FATIH>> demesinin ardında baÅka bir Åey aramamak lazımdı.
-Fatihâe de hep söylerdim. Sigara içtiÄin zaman kokusu üzerine siniyor, kesinlikle kokusu üzerinden çıkmıyor ve kapalı ortamda bir süre birlikte vakit geçirdiÄin insanlara bile kokusu geçiyor. Bırakmalısın bu sigarayı diye. O da 2 sene önce bu Åekilde benim de bu sözlerimin etkisi ile bırakmıÅtı sigarayı.
ArkadaÅ bu nasıl iÅ? 1 dakika önce bu kadar mutlu iken 1 dakika sonra nasıl böyle mutsuz olabilirdi insan?
-Siz Åu notlarınızı okumaya devam eder misiniz?
dedi sinirli bir ses tonu ile.
Kadın sesinin tonundaki siniri anlamıÅtı ama hiçbir anlam verememiÅti. Belli belirsiz bir omuz silkmeyle notlarını okumaya devam etmek için defterine baktı ve bakar bakmaz tekrar Tolgaâya dönerek
-Ama Tolga. Bu kız nasıl geldi o zaman Türkiyeâye?
diye sordu. Neyse ki bu sefer aklı baÅındaydı Tolgaânın.
-Ben de bilmiyorum Belda hanım. Zaten Åu an önümüzdeki en büyük muamma bu. Yani belli ki ya çok profesyonel bir yalancı ya da gerçekten de büyük bir travma geçiriyor.
-Ama konuÅtuÄu Fransızcaâ¦
diyecek oldu Belda fakat Tolga hemen kesti.
-Tamam Belda hanım, iÅin o faslı var ama bence onun mantıklı bir açıklaması olmalı. ÃÄrenmiÅtir kız o Åekilde konuÅmayı.
Gülümsedi kadın ve
-Linguistik konusunu hiç bilmiyorsunuz. Bu belli. Bir dil tüm kalıpları ile, dil bilgisi ile, kelimeleri, deyimleri, aksanı ile ancak o iÅin uzmanı kiÅiler tarafından seneler süren çalıÅmalar ile öÄrenilebilir ki hiçbir zaman o kiÅi ya da kiÅiler öÄrenmeye çalıÅtıkları dile 100% hakim olamazlar. Bu kız ise bu dili yaÅıyor yani adeta ana dili. Hiçbir falsosu yok. Yani bir Åeyleri ezberlemiÅ ve sadece o ezberlediÄi kalıplarla konuÅuyor diyemem kesinlikle. Kız bu dilden baÅka bir dil bilmiyor gibi adeta. DediÄim gibi rol yapıyor, aksi mümkün deÄil. Ama Åu Åekli ile de açıklayamıyorum. Sana sorduÄum soruya da olumlu cevap alamadım. Yani kızın ne zaman geldiÄi, nasıl geldiÄi de belli deÄil. AnlattıÄı hikaye zaten akıllara zarar.
dedi ve yeniden notlarına döndü. Okumaya baÅladı.
-Nerede kalmıÅtım? Heh, tamam. Bu BÄ°LÄ°NMEYEN dediÄi yaratık yani onun deyimi ile INCENNE çok uzun boylu ve iri yarı bir yaratık. Ãzerinde de hiçbir kıyafet yok. Giysi yok yani. Gözleri kıp kırmızı ve insana da benzemiyor. Daha çok bir kurtu andırıyor yüzü kızın anlattıÄına göre. Ve bu yaratık kendisine doÄru döndüÄünde çıÄlık atmıÅ,anlatırken bile aynı çıÄlıÄı attı. Ãünkü yaratıÄın cinsel organını görmüŠve 2-3 penis boyundaymıÅ. Ucu da mızrak gibi sipsivriymiÅ. Nasıl bir hayal gücü bu ey tanrım?!
diyerek gözlüÄünü çıkartıp Tolgaâya döndü.
Tolga o kadar utanmıÅtı ki bakıÅlarını kadının gözlerinden kaçırarak
-Yaa, aynen öyle. Nasıl bir hayal gücü?
deyiverdi sadece.
Kadın onun utandıÄını anlamıÅtı kesin. Nasıl anlamasın ki? Kendisi bile yanaklarının kıpkırmızı kızardıÄını hissedebiliyordu.
-ÃıÄlık attıktan sonra bayılmıŠolmalıyım dedi kız. Sonra hanımının yani Marbelleâin çıÄlıkları ile uyanmıÅ. BakmıŠki Navarre kadının kollarını sıkı sıkı tutarken bu yaratık kadına tecavüz ediyor.
Tekrar gözlüÄünü çıkartıp Tolgaâya baktı.
-Hanımının durumunu anlatırken çok aÄladı. Bilemiyorum, sanki gerçekten yaÅamıŠgibi anlattı olayı. Nasıl bir rol yapma yeteneÄi var bu kızın?
diye sordu.
Tolga iki elini yana açıp dudaklarını büzerek malum âne bileyim?â hareketini yapabildi sadece.
Tekrar okumaya baÅladı.
-Kadının vücudundan her yana kanlar fıÅkırıyormuÅ. YaratıÄın her hareketinde etrafa kan fıÅkırıyormuÅ.Bu kızcaÄız ise gördüklerinin etkisi ile öylece sessizce ayakta kalakaldıÄını anlatıyor. Sonra her nasılsa bu yaratık birden bire yok olmuÅ. Yemin ediyor, kesinlikle aniden odadan yok olduÄunu yani kapıdan ya da pencereden çıkmadıÄını veya gizli bir bölmeden gitmediÄini ama aniden yok olduÄunu söylüyor. Bu Navarre o zaman onu fark etmiÅ. Kızın üzerine doÄru atılacakken can havli ile fırlamıŠodadan. Ayakları çıplak, kendisini sokaÄa atmıÅ. Bunu Navarreâın adamları uzun süre kovalamıÅlar. Kaçarken Indre isimli bir nehire yuvarlanmıÅ. Garip olan bu anlattıÄı Loire Nehriânin ana kollarından birisinin ismi. Ve yine Tours Åehri halen Fransaâda Parisâe yaklaÅık 200 km mesafede olan bir Åehir. Ãok eski bir Åehir hem de. Sorbonâdayken birkaç kez bulunmuÅtum orada.
-Sorbon dediÄin nedir, neresidir Belda hanım?
diye sordu Tolga saf saf.
GözlüÄünü çıkartmıÅ, çerçevesini aÄzı ile emmeye baÅlamıÅtı Belda. Hınzırca gülümsedi.
-Birincisi bana Belda de lütfen. Ä°kincisi Sorbon dünyanın en eski üniversitelerinden birisidir. Parisâte 13üncü yüzyılda kurulmuÅtur.
-Peki Belda hanım, amaaan, Belda. CahilliÄim için kusura bakma. Polis akademisinden iÅte benim gibi adamlar çıkıyor, malzeme bu.
dedi ve iyi bir espiri yaptıÄını düÅünerek gevrek gevrek güldü.
KarÅısındaki ise gayet ciddi
-EstaÄfurullah TolgacıÄım, senin niye cahilliÄin olsun? Ä°lgi alanı ve meslekle de ilgili bu iÅler.
deyiverdi.
"Anam? TolgacıÄım mı dedi o?"
diye geçirdi aklından.
-Bu kızın adı da Candide Pierretta imiÅ. 19 yaÅındaymıÅ. Navarre dediÄi adam asilzadeymiÅ, pek çok ünvanı olan bir çapkınmıÅ.
dedi. Arka sayfaya geçti.
-Burası da çok ilginç. Nehre düÅtükten sonra uyanıyor. Kendisini aydınlık bir odada buluyor. Oval gri renkte bir yataÄın üzerinde uyanmıÅ. Odanın nasıl ve nereden aydınlatıldıÄını anlayamıyor. Pencere yok. Ona lambayı anlattık ve hatta öÄrettik. Lambanın ne olduÄunu bilmiyordu! Oda da lamba ya da benzeri bir Åey olmadıÄını da böylece teyit etti. Oval gri renkte bir yataÄın üzerinde uyanmıÅ. Sanki odanın kendisi ıÅıl ıÅıl aydınlık saçıyordu dedi. Sonra üzerindeki kıyafeti fark etmiÅ. Ãok utanmıŠçünkü her yanını saran kıyafetleri kendisine kimin ya da kimlerin giydirdiÄini bilemediÄi için birilerinin onun bedenini görmüŠolduÄunu ve kim bilir belki de tecavüz etmiÅ olabileceklerini düÅünmüÅ. Kızgınlıkla duvara bir yumruk sallamıŠfakat anlattıÄına göre duvar yumruÄunu yemiÅ. O böyle söylüyor. AnlayabileceÄimiz kadarıyla sanki yumruÄu duvar tarafından emilmiÅ ve sonra tekrar geri verilmiÅ gibi bir Åey. Sonra bir koku hissediyor ve uykusu geliyor.
Notlarından kafasını kaldırıp Tolgaâya baktı
-Deli saçması deÄil mi?
dedi ve devam etti okumaya.
-Sonra üzerinde uyandıÄı o oval gri yataÄın üzerine uzanıyor.
Tolga kendi notlarını okuyarak devam etti.
-Ãzerine eÄilmiÅ olan Åu Hilmi isimli ayyaÅın bakıÅları ile uyanmıÅ. KorkmuÅ tabi. Nerede olduÄunu anlamaya çalıÅmak için doÄrulmuÅ fakat bir yandan da anlamadıÄı bir dille konuÅan ve etrafını çeviren bu 3 adamdan çok korkmuÅ. Fakat bir tanesi-bu bizim Hilmi-üzerindeki kıyafetini(ceketini kastediyor)çıkartmıŠve aniden omzuna koymuÅ. O an anlamıŠki kötü niyetleri yok. Bu Tuurs denen Åehirde hanımı için alıÅveriÅ yapmaya çıktıÄında önünü çok kesen serseri olmuÅ. O yüzden kim iyi, kim kötü, bakıÅından, hareketlerinden anlarım dedi. Sonra iÅte bizim memur arkadaÅlar gelip almıÅlar bu kızı sarhoÅların arasından ve merkeze getirmiÅler. Hikaye bu.
Kadın kendisini meraklı bakıÅlarla izliyordu. Hiçbir Åey söylemeden gözleri öylece Tolgaânın gözlerine kilitlenmiÅti. Tolga için dakikalar süren birkaç saniyenin sonunda
-Ve bütün bu ifadeyi verirken aksanı ve kullandıÄı pek çok kelime kesinlikle Åimdiki Fransızca ile ilgisi olmayan bir Fransızca idi. Peki nasıl toparlayacaksın bu ifadeyi, nasıl çıkacaksın bu iÅin içinden Tolga?Ay,iÅiniz gerçekten çok zor. Polisiye filmleri izlerken hiç zevk almazdım, senaryoların hep fazlasıyla zorlama olduÄunu düÅünürdüm. Ama iÅin içine bu Åekilde girmiÅ bulundum ve o filmlerdeki senaryoların pek çoÄunun bu bizim aldıÄımız ifadenin yanında çok masum olduklarını düÅünüyorum Åu an da. Biliyor musun?
dedi.
-Ãncelikle ruh ve sinir hastalıkları hastanesinin muayene sonucunu bekleyeceÄiz. Bu arada kızın gerçek kimliÄinin ne olduÄunu öÄreneceÄiz. Türkiyeâye ve tabii Ä°stanbulâa ne Åekilde gelmiÅ olabileceÄini öÄreneceÄiz. Ä°lk muayenesinde kemik yaÅının 20 olduÄunu teyit etti doktorlar. Fiziksel görünümünü de göz önüne alarak 15-25 yaÅ arasında olabileceÄini söylediler. Bu nedenle arkadaÅlar Türkiyeâye son 1 yıl içerisinde girmiÅ olan 15-25 yaÅ arası tüm kadınların pasaport kayıtlarını inceliyorlar. Binlerce yat, özel uçak, gemi, tarifeli uçak, tren, on binlerce otomobil söz konusu. Bu iŠçok ayrıntılı bir iÅ. 3-4 gün içerisinde ne Åekilde Türkiyeâye giriÅ yaptıÄı, nereden, hangi yolla, hangi isimle geldiÄini öÄreniriz.
Durdu ve
-Sen Sorbonâdayken dedin. 3 sene dedin. EÄitimini yurtdıÅında mı aldın?
diye sordu.
Kadın gülümsedi.
-Ãok uzun bir hikaye ama anlatayım.
dedi. Sonra baÅladı anlatmaya.
-Ben Fransaâda, Marsilyaâda doÄdum. Annem bir Fransız. Babam ise Türk. Annem Antalyaâya gezmeye gelmiÅ arkadaÅları ile. Babam ise teknenin birinde kaptanlık yapıyormuÅ.
Kıkırdayarak
-Annem babamı görür görmez vurulmuÅ ona. 2 haftalık tatilini 2 aya uzatmıÅ. Babamdan bir türlü ayrılamıyormuÅ. Sonra ülkesine dönmüŠama babamla sürekli mektuplaÅıyorlarmıÅ. Derken babam atlamıÅ, Fransaâya gelmiÅ. Annem o sırada bana hamileymiÅ. Babam bunu da görünce anneme evlenme teklif etmiÅ.
Gülmeye baÅladı.
-Burası çok komik çünkü annem kabul etmemiÅ. âNe evlenmesi? Biz daha birbirimizi ne kadar tanıyoruz ki?â diye sormuÅ babama. Babam çıldırmıÅ. âBizim kültürümüze,geleneÄimize göre bir adam çocuÄunu taÅıyan kadına nesebi gayrı sahih doÄurtturmaz.âfalan gibilerden bir Åeyler söylemiÅ. Neyse? Annem babamı o kadar çok seviyormuÅ ki hiç istememesine raÄmen evlenmiÅler. Bu arada annemin babası yani büyükbabamın da yardımıyla babam için çalıÅma izni almıÅlar. Büyükbabam o zaman hatırı sayılır bir müteahhitmiÅ. Babam Marsilyaâda mesleÄini yapmaya baÅlamıŠteknelerde.
Durdu. HüzünlenmiÅti. Tolga tam nedenini soracaktı ki devam etti.
-Derken babam her erkeÄin yaptıÄını yapmıÅ.
dedi bir an sinirlenerek.
Sonra yeniden olaÄan ses tonuna döndü ve anlatmaya devam etti.
-Annemi aldatmıÅ. Annem affetmemiÅ. Bavulunu kaptıÄı gibi camdan aÅaÄı atmıÅ. Babam da çok yalvarmıŠancak annem affetmemiÅ. Orada daha fazla kalmanın anlamsız olduÄunu düÅünmüŠbabam çünkü gerçekten çok piÅman olmuÅ yaptıÄı hataya. Ben o zaman 3 yaÅımdaydım, hayal meyal hatırlıyorum. Bana sarılıp nasıl aÄladıÄını hatırlıyorum. Yüzümü,gözümü,kafamı öpmüŠve koklamıÅ,koklamıÅ,koklamıÅtı.
Gözlerinden süzülen yaÅları silmesi için Tolgaânın uzattıÄı kaÄıt mendili aldı.
-TeÅekkür ederim Tolga.
dedi ve yaÅları sildi.
-Sonra annem beni en iyi Åartları saÄlayarak okutmaya çalıÅtı. Büyükbabam da-topraÄı bol olsun-diÄer torunlarından daha çok sevdi beni. Adeta bir baba gibi davrandı. Hep yanımda oldu ben büyürken. Her yılbaÅı ziyaretine giderim. Marsilya'da bir huzur evinde kalıyor. 90 yaÅını çoktan devirdi. Neyse...Ben 19 yaÅımdayken annemin kanser olduÄunu öÄrendim. AkciÄer kanseriydi ve ölmek üzereydi. Bana vasiyeti Türkiyeâye gidip babamı bulmam oldu. Bu arada içinde babamdan bana ve anneme ayrı ayrı yazılmıŠyüzlerce mektup olan bir kutu da bıraktı annem bana. Babam bu mektuplarda yarı Fransızca, yarı Türkçe olarak Fransaâdan ayrıldıktan sonra her gününün piÅmanlıkla geçtiÄini, annemi ve beni ne kadar sevdiÄini anlatmıÅ. Annem bu mektuplara cevap vermemiÅ ve benden saklamıÅ. O kadar kızgınmıŠki babama. Ãmrünün son günlerinde ise kalbindeki sevgi yeniden canlanmıÅ. Babamı gerçekten çok sevmiÅ anneciÄim. Bu nedenle de kendisi öldükten sonra mutlaka babamı bulmamı ve onun babamı affettiÄini kendisine söylememi istedi benden. Ãok hem de çok uzun hikaye ama Türkiyeâye geldim, babamı Antalyaâda buldum. Onu yanıma alıp Fransaâya doğal yastık ürdüm, eÄitimimi aldıÄım sürece babam hep yanımdaydı. Bu arada Türkçe öÄrendim. EÄitimim ve yüksek lisansım bittikten sonra bir profesörümün tavsiyesiyle Ä°stanbul Ãniversitesiânde öÄretim görevlisi olarak çalıÅmaya baÅladım.
ÅaÅkın ÅaÅkın kendisine bakan Tolgaâya
-Yaa,iÅte böyle TolgacıÄım.
dedi.
âAnasını satayım, demek bu yüzden bu kadın bu kadar rahat. Demek bu yüzden bu kadar sıcak. Demek bu yüzden birkaç saat içerisinde TolgacıÄım oldum?! Ulan tabi yaaa?! Bizde böyle kadın ne arar?â
diye aklından geçiriyordu Tolga.
-Demek Fransız asıllısın he? O kadar güzel konuÅuyorsun ki Türkçeâyiâ¦Gerçi çok hafif bir aksan sanki var gibi ama ne bileyim, çok güzel konuÅuyordun.
diyebildi.
-Ama adımdan da mı anlamadın? Belda bir Fransız ismidir.
dedi ve gülümsedi.
-Ya açıkçası isim bana sanki Türk ismiymiÅ gibi gelmiÅti.
dedi ve
-Ama sen de farklı bir Åey olduÄunu fark etmiÅtim.
diye çıkıverdi aÄzından sonra kendisine kızdı. Ne gereÄi vardı ki o son cümlenin?
Kadın hiçbir Åey demeden ayaÄa kalktı, Tolgaâda öyle. Tolgaâya doÄru birkaç adım attı ve elini uzattı.
-Memnun oldum TolgacıÄım. Seninle tanıÅtıÄıma daâ¦Ben de farklı bir Åey olduÄunu fark etmene de.
-Bu kartvizitim.
diyerek çantasından az önce çıkartmıŠolduÄu kartı çoktan elini sıkmakta olan eline tutuÅturdu.
-Bu olay ile ilgili lütfen beni aramaktan çekinmeyin. Bu iÅ baÅlı baÅına bir tez konusu olacak bir olay benim için. Ä°zin verirseniz ben de çalıÅmalarımda bu olayı kullanmak istiyorum.
dedi gülümseyerek.
âÃyle güzel bakıyor ki.â
diye düÅündü ve
-Tabii,yardımınızı isteyeceÄim mutlaka.
diyebildi.
-Hala sizâli bizâli mi konuÅacaÄız TolgacıÄım?
dedi ve aniden sol elini uzatıp çenesinden bir makas alıp bıraktı.
Åuh bir kahkaha attı ve
-Hadi ben gidiyorum. GörüÅmek üzere.
dedi. Arkasını döndü, kapıya doÄru ilerledi,kapının kolunu tutup çevirdi ve kendisine çekti. Tam çıkacakken tekrar Tolga'ya döndü ve baktı. Gülümsedi. Sonra odayı terk etti.
âAÅk bu mu?â
Kafasının içinde yankılanan bu soruya ne cevap vereceÄini düÅünmeye baÅladı. Sonra elini cebine attı. DiÄer cebine de baktı. Bir anlık ÅaÅkınlıÄın ardından olanca gücüyle baÄırmaya baÅladı:
-Ulan Åükrüüü? Getir lan sigaramla çakmaÄımıııı?